1 Ocak 2011 Cumartesi

BIÇAĞA ADANAN ÇOCUK



akşamın ela perdesini aralayan
çocuklar erken büyür.
sıyırıp zehirli yılan gömleklerini
yoksulların göz hakkıyla bakarlar şehre.
eski kervanlardan aldıkları çan sesleri
gelip geçer iki yanlarında söylenen
iki mor ölümle.
akşamın ela perdesini aralayan
çocuklar çok geç anlarlar:
dünyada merhamet sözünü
miskal ile satarlar.

çünkü herkesin içinde
eksik bir yusuf vardır.
örtülü bir tabutla geçer
herkes herkesin içinden.
bütün çocuklar başka bir
adla boğazlanır. âh ki
hüzünler evine asılır suretleri.
yani bazı çocuklar kuyuya düşer
o su artık içilmez olur
çocuklarla kapanan kuyu
susarak taşlanır.

eski bir yasin gecesi
diz çöküp okunur
avuçtaki yeşil bene sığdırılan
abdal sırrı. o siyah sayfa
görülür: nasıl beter
nasıl mazlum, nasıl kin diliyle düğümlü.
diz çöküp okunur her gömlek:
çünkü kuyudur bazı çocukları söylemek

görmez kimse, göz göz olur insan.
toprağa sürtünen kadifelerin kahrıyla
üstüne dönen anahtarları haklı çıkartacak
bir maraz arar insan insanda.
görmez kimse, yol yol olur herkes.
kimse bilmez, kuyuda
kim kimin incinme sesidir aslında.

çünkü
suyla dönen bakraç
taşlara çarpınca anlar:
herkesin içinde eksik bir yusuf vardır.
çünkü
su ve ateş
kuyu ve dağ birdir:

bazı çocuklar kalır
bazı çocuklar bıçak içindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder