I.
olmadım!
dağların
sabrına sığındığımdan beri
olduğum
yok artık benim.
bulamadım,
taş neden yüzünü döndü bana
ne
söyleyecekti eğilip baktığım su
rüzgâra
kapılmış sağrısı o atın
bana
ne dileyecekti?
âh ki
durmadım dünyada soluklanmak için.
koyun
koyuna uyuduğumuz
tepedeki
çimenlikten beri
çok
vaadiyle dünyanın
çok
gözler gelip geçti canımdan
ama
olmadım!
hepsi
birdi sevgilim
nasılsa
sonunda hepsi birdi.
II.
filizkıran fırtınasıydı hayatım!
iyi
hatırla!
kimin
yüzüyle gelmiştin bana
bir
begonvil, bir serçe, bir sabah ıslığı
kimin
yüzüyle hayatım?
ayrıldığımızda
kimdik
şimdi
hangi gövdenin içindeyiz
küçük
bir çıngırak çalarken sabahları..
bağışla!
bazı
zamanlar unutuyorum
yola
uzun bakmayı.
bazı
şarkılardan geçmeyi örneğin:
famous blue raincoat, zu were,
in your room
ya da
o kemanlar
bir
filmden arta kalan o yara.
nerede
battı kadırgam
ben
bile hatırlamıyorum, hayatım
bağışla!
V.
elin
alnında
otların
hışırtısına kulak verdiğimiz
o
geceyi unutma.
içinde
çok dönmüş
paslı
bir anahtarla gelirdi ölüm sana
gözlerin
o zamanlar bir dua sessizliğiydi
unutma.
halkalanan
bir deftere yazdık o geceyi
harfler
belki susar sandık
bütün
kelimeler bizi de an der gibi bakıyordu bize
unutma.
kimselere
demeden çözdük iplerimizi
unutuş dedik sabaha karşı
dünya
uzun bir unutuş
bir
meleğin kanatlarını elledik o gece
unutma.
sabahına
ela bir ayrılıkla veda ettik..
konuştuklarımız
değil
sustuklarımız
doğruymuş o gece
unutma.
VII.
bazen bir musluk sesine bile
uyandı gözlerim, bazen hiçbir şeye uyanmadı. senden önce bin cümleye açılan
ağzım, senden sonra bir harfe bile
uzanmadı. benden sana ne kaldı, bilmedim. bulutun geçti, rüzgârın geçti,
yağmurun geçti. bütün gün elimde bir dal parçası; ikiye bölüp durdum toprağı.
bir eve döndüm bazen. her gece açık tutulan bir radyo: pink floyd: hey you! bu taşı kaldırmama yardım edecek misin? bazen, oyuklu bir kayaydım.
bir sığırcık sürüsü geçmeyegörsün, bakır çalığı bir dağdım bazen. her yangına
ateş taşıdım da seni uğurlarken yoluna su döktüm. üç defa öptüm alnından. üç
defa geçtim aşk kelimesinden de artık geçmem harfinden dedim. bazen gökyüzüne
baktım, bazen toprağa. her taşın gediğinde bilmediğim bir şey aradım. hayattı,
çekiyordu, içine istiyordu bazen. gitmedüm.
bir eve döndüm bazen. boşluğuna akşamlar silkelenen bir eve. merdiven sayısı
değişmeyen bir eve. bütün duvarlarında su sesi işitilen bir eve. topuk
sesleriyle konuşan bir eve. açılıp kapanan kapılarıyla bir eve döndüm bazen.
dünyaya sığdım da, bir yatağa
sığmadım bazen.
XIV.
tutunduğum
zifir sonuna kadar yandı gittiğin gece
yedi
tas su içtim bir divandan
kefenlenen
sözler çıkardım başkasının risalesinden
yılan
çeşmesinde rumî bir rivayetle yıkadım yüzümü.
sen
başkasının ateşine gittiğin günden beri
bağdatlı
ruhi gibi bağırdım her gece:
künc-i
mihnetde rakîbâ beni tenhâ sanma
yâr ger sende yatursa elemi bende yatur
yâr ger sende yatursa elemi bende yatur
duydun
mu,
bazı
gazellerin kahrıyla büyüdü
içimdeki
çukur.
XV.
benim ördüğüm saçı başkası
çözdü dedim. alaca akşamda hevesim vardı, yolumda bir kaya duruyor dedim. artık
götür bu şakayık selini. bir kürt baladına kar yağıyor her gece: evdal, dedim: evdal, daha incit kendini,
daha incit dedim. yıldırım düşür her gecene. ki, kalbini bir gülle değişmeye alıştın sen dedim. bir yüzüm yaz, bir
yüzüm ayaz, olmamıştı meyvem, ham
kopardın dedim. sende dolaşan çöl beni de aldı içine, talibin unutma dedim.
rüzgârın getirdiğini rüzgâr götürüyor, on yıl önce tanrım öldür dedim. neden hâlâ bir inip bir çıkıyor göğsüm,
kaldıysa akıt zehrini dedim. biliyordun: düşecektim. biliyordun: olmayacaktım.
biliyordun: da neden vurdun nefesin nefesime
dedim. bağışla dedin. parmağını şeyh
gâlip’in bir gazeline koyup bittü
dedin.
XXVII.
adını bilmediğim bir kuşun suya
batıp çıkan gagası. akasya ağacının altında uyuklayan bir adam. ellerini
rüzgâra uçak yapan bir çocuk. gün akşam olunca etekliğini taşlara yayıp oturan
bir kadın. yamaçtan aşağı yuvarlanan bir çakıl taşı mesela: yamaçtan aşağı
kayan çocuklar... yok yere saklanmış bir fıkra diyelim ya da. leyleklerin
sadakati üzerine gazeteden koparıp saklanmış bir haber. döne dolaşa dinlenmiş,
beraber söylenmeyi beklenmiş bir şarkı: du/
du hast/ du hast mich. büyüsü bozulmasın diye adını yazmadığım çok ağlanmış
bir film ya da… sırt ağrılarını dindiren bir ilaç. bazı atların neden
ağladığına dair önemli bir bilgi. gelip bende duran bazı kelimeler mesela: du/ du hast/ du hast mich… karşıdaki
balkonda her gece gizli gizli sigara içen bir kız. üst katta çaylarını
yudumlayan bir anne ile baba. bir elimde kahve fincanı. kırık kolumun
sargılarında senden bir işaret ya da… kiraz küpeli fotoğrafın duvarda duruyor:
banabakmakta banabakmakta banabakmaktahâlâ: du
hast mich. sokaktan geçen köpekler, sokaktan geçen yağmurlar, sokaktan
geçen sirenler arasında, hiç geçmeyecek sanılan geceler mesela. senin adınla
çağrılmış, senin yâdınla susulmuş aşklar ya da… biriktirdim hepsini. kar
topladım. çığım bu yüzden kopuyor. çığlığım bu yüzden kapkara.
zaman
olur
başka
şeyler de anlatırım sana.
ama
şimdilik:
can
ile ten
cam ile taş
gibi
kelimeler dönüyor ağzımda.
XXIX.
bir
gün dön,
gel al
emanetini.
bir
çakıl taşıyım ben hâlâ
nehir
boylarında
nehir
boylarında.
0 yorum:
Yorum Gönder