Jorge
Franco’nun, Jennifer, Leticia ve Amanda adlı üç kız kardeşin hikayesinden yola
çıkarak yazdığı Yara İzleri, gerek
kurgusu, gerekse de fazlasıyla etkili dili sayesinde, Latin Amerika edebiyatının
varlığını günümüzde de en iyi şekilde sürdürdüğüne en güzel kanıtlardan biri
belki de.
Büyülü
gerçekçilikten izler taşıyan ama buna rağmen yepyeni bir bağlam yaratmayı da
başarabilen Yara İzleri, bir yangın
sahnesiyle açılıyor. İki katlı bir bina yanmakta, evin malikleri canhıraş bir
şekilde kendilerini dışarı atmış ve yanmakta olan evi seyretmektedir. Zamanla
yanan evde birinin kaldığı hatırlanır ama onu evden kurtarmak için hiçbir
girişimde bulunulmaz. Çünkü ömrünü bir erkekten gelecek telefon uğruna heba
eden en büyük kardeş Amanda, kurtarılmayı istememektedir. Jennifer, kocası ve
ikizleriyle karşı kaldırıma oturup bu tuhaf sahneyi izlerken, kitap katman
katman açılarak Amanda’nın, özürlü çocuğuyla intihar eden Leticia ve Jennifer’ın
hikâyesine odaklanır. Yazar, kitabının her bölümünde kahramanları için üç güzel
saptamayı ara başlık olarak seçer: “Acılar İcat Eden”, “Telefon Bekleyen” ve “Bir
Delilik Yapan.” Kız kardeşlerden Amanda’nın hikâyesini bir telefon beklediği
genç adama yazdığı hem ironik hem de nefret dolu mektuplardan takip ederiz. Bu
mektuplar sahibine hiçbir zaman varmayacaktır, dahası bir sahibi olduğu da muallâktadır
ama Amanda’nın her satırı kadınların erkeklere yazdığı uzun bir mektuptur
adeta. Yoksulluktan kurtulmak için türlü çareler ararken giderek bir batağa
saplanan ve en sonunda bir delilik yapıp intiharı çıkış yolu olarak seçen Leticia’nın
hikâyesi ise anlatıcı ve genç kadının diyaloglarıyla karşımıza çıkar. Ayakta
kalmak için durmadan acılar icat eden ve diğer kardeşlerin aksine yoksulluğunu
kâra çevirmeye niyetlenen Jennifer’ın hikâyesini ise doğrudan anlatıcının
kaleminden okuruz.
Hikâyesinin
kurgusuyla zekice oynayan, zamanı sık sık eğip büken, roman boyunca üç kız
kardeş kadar onları çepeçevre saran dünyanın sesine de yer veren Jorge Franco, kadın
dünyasına içeriden bakmayı başaran ironik diliyle de ayrıca dikkat çekiyor. Ancak,
öncelikle şunu belirtmeli: Erkeklerin yanında değil Yara İzleri. Aksine erkekleri yerden yere vurmaktan hiç çekinmiyor.
Ancak, kadınların sakarlıklarıyla eğlenmekten geri kalmıyor roman. Yine de
kitabın bütünüyle bu konuya odaklandığını söylemek haksızlık olacaktır. Eğer
bahse konu Latin Amerikalı bir yazarsa, onun metinlerinde muhakkak birçok başka
unsur kolaylıkla bir arada olacaktır. Yara
İzleri’nde de böyle. Bir yandan boğan, daraltan bir mekânda yaşayan ve
buradan çıkış ararken daha da kötüsüne razı olmak zorunda kalan kız kardeşlerin
hikâyesini okuyoruz Yara İzleri’nde,
diğer yandan da Latin Amerika ile özdeşleşmiş şiddet ve yoksulluğun gündelik
hayata nasıl nüfuz ettiğini görüyoruz. Çehov’un Üç Kız Kardeş oyununa nazire yaparcasına teatral özellikler taşıyan
ve sinemaya da göz kırpan Yara İzleri,
temposunu sonuna kadar alçaltıp yükselterek, okurunu sıkmadan ama günümüz
çoksatar romanlarının hilelerine de yüz vermeden iyi bir roman olmayı
başarıyor. Bunda hiç şüphesiz kendisiyle de eğlenen, karmaşık gibi görünen bir hikâyeyi
başarılı bir kurgu sayesinde incelten yazarın büyük payı var. Acı yüklü bir hikâyeyi
ironiyle dengeleyerek bir yandan okurun kitapta anlatılan olaya belirli
mesafede durmasını sağlıyor yazar, diğer yandan da hikâyeye dâhil ettiği acı
seslerle bu mesafenin açılmasına engel oluyor. Bunun en güzel örneği ise, üç
kız kardeşten Jennifer’ın anlatıldığı bölümlerde ortaya çıkıyor kanımca. Sahici
görünmek uğruna kolunu bacağını kırıp dilenmek için sokaklara çıkan kadının
acıyla kurduğu ilişki, romanın bütününe de sirayet ediyor bir bakıma. Yara
aldıkça komikleşen, ama öte yandan bu komik durumdan acı bir hal çıkarmakta
ustalaşan genç kadının ruh dünyası adeta yazarın roman boyunca hedeflediği bir
yapı niteliğinde.
Gabriel
Garcia Marquez’in “meşaleyi teslim etmek istediğim yazar,” diyerek halefi ilan
ettiği Jorge Franco, Yara İzleri adlı
romanıyla bu payeyi fazlasıyla hak ettiğini kanıtlayıp Marquez’den devralınan meşalenin
elden ele dolaştığını gösteriyor okurlara.
0 yorum:
Yorum Gönder